Girişim yatırımcılığı, son yıllarda hem Türkiye’de hem de dünya genelinde büyüyen bir alan olarak dikkat çekiyor. Bu dinamik ekosistemde önemli bir rol oynayan isimlerden biri de PulpoAR’de Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi ve CEO Office Head görevini yürüten Alperen Şarlayan. Kendisi, yatırım süreçlerinde edindiği tecrübeler ve girişim ekosistemindeki değişimler hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor.
2024’te ilk dokuz ayda 388 startup, toplamda 709 Milyon dolar yatırım aldı.
Girişimcilik Ekosisteminde Bir Kariyer
Alperen Şarlayan’ın yatırım dünyasına adımı, girişim ekosisteminde aktif rol alarak başladı. Kariyerinin başlangıcında teknoparklarda hızlandırma programları düzenleyerek erken aşama girişimlere strateji geliştirme konusuna odaklandı. Daha sonra, Türkiye’nin en büyük kitle fonlama platformunda Girişimci İlişkileri Direktörü olarak görev alarak farklı dikeylerde yüzlerce girişimle birebir çalışma fırsatı buldu. Bugün PulpoAR’de yatırım süreçlerini yönetiyor ve girişimlere yatırım danışmanlığı yapıyor.
Türkiye’de Girişim Yatırımcılığının Durumu
Son yıllarda Türkiye’de girişim ekosistemi hızlı bir gelişim gösterdi. 2024’te ilk dokuz ayda 388 startup, toplamda 709 milyon dolar yatırım aldı. Ancak, bu fonlamanın büyük bir kısmı az sayıda girişime yoğunlaştı. Erken aşama yatırımların önemi büyürken, özellikle TÜBİTAK BİGG programı gibi devlet destekleri kritik bir finansman kaynağı haline geldi. Avrupa genelinde Türkiye, yatırım alan startup sayısında dördüncü sırada yer alsa da Seri A yatırımları konusunda geride kalıyor.
Erken Aşama Girişimlerin Zorlukları
Erken aşama girişimlerin en önemli sorunlarından biri fon bulma süreci. Alperen Şarlayan’a göre, Türkiye’de yatırımcıların risk iştahı belli bir seviyede olduğu için girişimlerin net bir iş modeli sunması önem taşıyor. Doğru yatırımcıyı bulmak için girişimcilerin etkili network oluşturması ve yatırımcılarla stratejik bir ilişki kurması gerekiyor. Yatırımcılar için riskleri minimize etmek büyük önem taşıyor. Bu noktada, Şarlayan, girişimlerin sektör dinamikleri, rekabet avantajı, finansal projeksiyonları ve ekip yetkinliklerini detaylı analiz etmeleri gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, yatırım risklerini dağıtmak için farklı sektörlere ve girişim büyüklüklerine yatırım yapmanın önemini belirtiyor.
Girişim Yatırımcılığı, Yenilikçi Fikirlerin Küresel Pazarda Rekabet Edebilmesi İçin Kritik Bir Unsur Olmaya Devam Ediyor.
Kitle Fonlaması: Alternatif Finansman Modeli
Geleneksel yatırım kanallarından farklı olarak kitle fonlaması, girişimlerin geniş bir yatırımcı havuzuna erişmesini sağlayan önemli bir model olarak öne çıkıyor. Şarlayan, bu modelin erken aşama finansmana erişimi kolaylaştırdığını ve girişimciler için müşteri kazanımı ile marka bilinirliği sağlama avantajı sunduğunu belirtiyor.
Son yıllarda Türkiye’de kitle fonlaması ekosistemi büyük bir gelişme gösterdi. Regülasyonlarla birlikte yatırımcı güveni artarken, girişimlerin bu modeli tercih etme oranı da yükseliyor. Şarlayan, önümüzdeki yıllarda bu alanın daha da büyüyeceğini ve büyük kurumsal yatırımcıların da bu ekosisteme dahil olabileceğini öngörüyor.
Girişim yatırımcılığı, yenilikçi fikirlerin büyüyerek global pazarda rekabet edebilir hale gelmesini sağlayan kritik bir unsur. Alperen Şarlayan’a göre, Türkiye’de bu ekosistemin gelişmesi için girişimlerin doğru stratejilerle hareket etmesi, yatırımcıların riskleri iyi analiz etmesi ve alternatif finansman modellerinin daha yaygın hale gelmesi gerekiyor. Yatırım alanındaki değişimler ve yeni finansman modelleri, gelecekte girişim ekosistemini çok daha ileriye taşıyabilir.
MUHABİR: SEMİH KIR